TGTV, Göç ve Mülteci Meselesini Yeni Bir Bakış Açısıyla Konuştu

İstanbul, 6 Aralık 2023 – Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV), "Göç ve Mülteci Meselesinde Gönüllü Kuruluşlar" başlıklı önemli bir istişare toplantısına ev sahipliği yaptı. Toplantı, 6 Aralık 2023 tarihinde İlim Yayma Vakfı'nın Vefa'daki genel merkez salonunda, TGTV üyeleri, katılımcı kurumlar ve davetlilerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Olumsuz Göç Algısı, Toplumsal Bir Sabotajdır.

TGTV'nin bu etkinliği, göç ve mülteci konularında toplumsal algıların nasıl şekillendiği ve bu algılarla nasıl mücadele edileceği üzerine odaklandı. Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan toplantıda TGTV Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız ve Kurucular Kurulu Başkanı Hamza Akbulut açılış konuşmalarını yaptılar.

Hamza Akbulut ise, göçün her millete dinamizm getirdiğini ve Türkiye'nin misafirperverlik geleneği sayesinde göçmenlerin topluma entegre edildiğini söyledi. 


Göç İdaresi İstanbul İl Müdürü Yasin Saraç ise, toplantının önemini vurgulayarak, sivil ve kamu tarafının göç konusunda eşgüdüm içinde çalışmasının gerekliliğini dile getirdi.

Göç Gönüllüsü Eğitim Programı

TGTV Göç ve Mülteci Çalışma Grubu başkanı Orhan Demir, TGTV'nin göç ve mülteci konularında gönüllü kuruluşları bir araya getirme ve kapasitelerini birleştirme çabalarına öncülük ettiğini belirtti. Ayrıca, göç ve mülteci çalışmaları yapmak isteyen kurumlar için hazırlanan eğitim programının önemine işaret etti. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkan Yardımcısı, TGTV Göç ve Mülteci Çalışma Grubu Üyesi Süleyman Kurt, Çalışma Grubu’nun hazırladığı “Göç Gönüllü Eğitim Programı” hakkında bilgilendirme yaptı.

Gönüllü Kuruluşlar, “Göç Farkındalığı” Kazanmalı

Süleyman Kurt, TGTV'nin Göç Gönüllüsü Eğitim Programının, toplumda oluşan mülteci ve yabancı düşmanlığına karşı doğru bilgilerle donatılmış, bilinçli ve etkin bir müdahale oluşturmak amacıyla tasarlandığını söyledi. Kurt, bu eğitimden sonra, gönüllü kuruluşların göçmenlerle ilgili çıkan sorunlara karşı duyarlı olmalarını ve göç farkındalığı oluşmasını beklediklerini ifade etti. Ülkemizde yaşayan mültecilerin, özellikle Suriyelilerin ulusal ve uluslararası haklarının öğrenilmesinin, sürdürülebilir iletişim ve ilişkilerin kurulmasında faydalı olacağını vurgulayan Kurt, Göç Gönüllüsü Eğitimi’nin, katılımcılara göç ve mülteci konularında derinlemesine bilgi sağladığını ve üç ana başlıktan oluştuğu bilgisini verdi. Eğitim hakkında detaylı açıklama yapan Süleyman Kurt,  şöyle devam etti: “Göç ve Temel Kavramlar” dersiyle göçmen sorunlarına hukuki ve teknik bir bakış açısı sunulacak. Katılımcılar, medeni konular hakkında asgari eğitim alacaklar. “Göç ve Medya” dersiyle, medyada mülteci konusunun işlenişi, haberlerin toplum üzerindeki olumlu ve olumsuz yansımaları üzerinde farkındalık eğitimi verilecek. Göçmenlerle ilgili haberlerin analizi ve bu haberlerin göçmen yaşamına etkileri ele alınacak. “Göç ve Siyaset” dersiyle, Türkiye'deki siyasi partilerin göç retoriği, iktidar, muhalefet ve diğer siyasi partilerin göçmen ve göç politikaları, seçim dönemlerinde yükselen göçmen ve yabancı düşmanlığı argümanları incelenecek. Eğitim, bir günlük ve toplamda 270 dakika sürecek. Her bir konu için 50 dakikalık akademik bir sunum yapılacak, ardından 15 dakikalık bir değerlendirme oturumu olacak. Eğitim sonunda çoktan seçmeli bir değerlendirme yapılacak ve katılımcılara katılım belgesi verilecektir.” Dedi.

Göç, Güçlük Getirmez, Güç Verir.

Milletlerarası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi Başkanı Dr. Celalettin Duran, Türkiye'nin göç konusunda tarihsel ve medeniyet perspektifinden önemli bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. 

Göçün, sadece bir zorluk değil, aynı zamanda bir güç ve medeniyet kurma potansiyeli taşıdığını belirtti. Duran, İslam medeniyetinin ve peygamberlerin hayatlarının, göçün merkezinde olduğunu ifade etti, göçün medeniyet kuran ana aktör olduğunu söyledi. 

Duran, Selçuklu döneminin göç yönetimi, göç politikası ve iskân uygulamalarını örnek göstererek, bu tarihi örneklerin bugünün Türkiye'sine de ışık tutabileceğini dile getirdi. Günümüzde Türkiye'nin Libya, Irak, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika gibi bölgelerdeki etkisinin, Selçuklu döneminde başlatılan iskân politikası sayesinde kolaylaştığını vurguladı. Duran, Türkiye'ye göçle gelen insanların bir nasip olduğunu, bu göçü doğru yönetmenin yeni bir medeniyetin kurulması için fırsat olabileceğini belirtti. 

Göçün Türkiye'nin en iyi zamanına denk geldiğini, Batı'da meydana gelen insani, coğrafi ve iktisadi krizlerle aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olmadığını ifade etti.  Duran, gönüllü kuruluşların bu göçü doğru anlamak ve yönetmekle sorumlu olduğunu belirtti. 

Göçün sadece güvenlik politikalarıyla değil, eğitim, kültür, tarih, iktisadi vb. perspektifiyle yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Göçün toplumsal karşılık bulması, güçlük değil, bir güç oluşturması için gönüllü kuruluşların öncülük etmesi gerektiğine dikkat çekti. 


Son olarak, Duran, bu göçün dönüşü olmayacağını, Türkiye'nin batıya verdiği göçte dönenlerin olmadığı gibi, bu göçün de kalıcı olacağını ifade etti. Türkiye'nin göçle gelenleri misafir olarak kabul etme anlayışının, bu sürecin sağlıklı yönetilmesinde kritik rol oynadığını belirtti.